BAĞLANTILI CEZA DAVALARINDA İSTİNAF AŞAMASINDA KESİNLEŞEN MAHKUMİYET HÜKMÜ VE İNFAZIN DURDURULMASI
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 8. ve 11. maddeleri arasında bağlantılı davalar açıklanmış ve 8. Maddede “Bir kişi, birden fazla suçtan sanık olur veya bir suçta her ne sıfatla olursa olsun birden fazla sanık bulunursa bağlantı var sayılır.” şeklinde bağlantı kavramı açıklanmıştır. Bazı ceza yargılamaları tek dava gibi görülse de yargılamayı yapan mahkemece konu suç ve sanık sayısı kadar birbirinden ayrı hüküm kurulur. Türkiye’de ceza yargılamasında istinaf incelemesinin uygulanmaya başlaması ile birlikte birçok hüküm bakımından istinaf incelemesinden sonra sanığın Yargıtay Kanun yoluna gidebilmesi engelenmiş yani temyiz hakkı kısıtlanmıştır. Uygulamada İlk derece mahkemesince verilen ceza 5 yıl ve altında bırakılması suretiyle sanığın temyiz hakkı çoğu zaman kısıtlanmaktadır. CMK madde 286’da tek tek temyiz edilemez kararlar sayılmış ve miktarı ne olursa olsun adlî para cezalarına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine dair bölge adliye mahkemesi kararları da temyiz edilemez hükümler arasında gösterilmiştir. Bağlantılı ceza davalarında sanığın birden fazla suçla yargılanıp mahkum olması halinde suçlardan bir ya da birkaçının istinaf mahkemesi incelemesinde kesinleşmektedir. İstinaf incelemesi sonucunda “sanığın istinaf talebinin 5271 sayılı CMK’nın 286/2-a maddesi gereğince kesin nitelikte olan, temyizi kabil kararlardan olmadığı” gerekçeleriyle reddine karar verildiği ve fakat diğer suçlar bakımından ise temyiz incelemesine devam edilen ve suç konusu fiillerin birbiri ile bağlantısı olduğu durumlarda herhangi bir mahkumiyet hükmü hakkında temyiz incelemesi sonucunda verilecek bozma kararının, kesinleşen hüküm üzerine etkisi oldukça önem arz etmektedir. Bu gibi durumlarda istinaf aşamasında kesinleşen mahkumiyete ilişkin cezanın infazına geçildiğinde sanık hakkında ileride telafisi güç ve imkansız hak kaybına sebebiyet verebileceği aşikardır. Bu derece büyük hak kayıplarına neden olmamak için yerel mahkemece fiiller arasında bağlantı olduğu durumlarda Yargıtay tarafından bozma kararı verildiğinde, ilk derece mahkemesince dosya resen ele alınarak, istinaf veye yerel mahkemede kesinleşen hükümler açısından infazın durdurulmasına/ertelenmesine karar verilmelidir. Bu konuda 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nda açık bir hüküm bulunmamakla beraber, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’da faydalanabileceğimiz bir düzenleme mevcuttur. 5271 sayılı kanunda infazın ertelenmesi veya durdurulması başlığı altında Madde 17/A düzenlenmesi aşağıdaki şekildedir:
“Mahkemece infazın ertelenmesi veya durdurulması
Madde 17/A-(Ek:17/10/2019-7188/32 md.)
(1) Birlikte işlenmiş olup da 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 280 inci maddesinin üçüncü fıkrası ve 306 ncı maddesinin uygulanma olanağının bulunduğu hâllerde, hükmü veren ilk derece mahkemesinden infazın ertelenmesine veya durdurulmasına ilişkin karar verilmesi istenebilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmesi istenebilir. Karar, duruşma açılmaksızın verilir ve bu karara karşı itiraz yoluna gidilebilir. Erteleme veya durdurma talebinin kabulü, güvence gösterilmesine veya diğer bir şarta bağlanabilir.”
Bu madde aslında CMK madde 280/3 ve 306’ya atıfta bulunmakla sanıklardan bir hakkında verilen bozma kararının hükmü kesinleşen diğer sanıklara da uygulanmasını düzenlenmektedir ve fakat aynı sanık hakkında da uygulanabilmelidir. Çünkü istinaf aşamasında kısmi kesinleşme sebebiyle ayrılan fakat fiiller arasında bağlantı bulunan ceza davalarında; temyiz incelemesinde bozulmasına karar verilen mahkumiyete ilişkin ilamın daha önce kesinleşen bağlantılı suçtan verilen hükme etkisi yok sayılmamalıdır. Aksi kabul birçok hukuka aykırılığa ve hak kaybına neden olacaktır.
Bu husus aslında CMK 308/A kapsamında Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı sürecinde değerlendirmeye alınmaktadır. Fakat bu madde kapsamında yapılan itiraz süreceğinin alacağı zaman da dikkate alındığında erteleme ya da durdurma kararı verilinceye kadar sanık hakkında çoktan infaz aşamasına geçilmiş olacaktır. Bu yüzden ileride telafisi güç ve imkansız hak kaybına sebebiyet verilmemesi için mahkumiyet hükmünü veren ilk derece mahkemesi hükümlü hakkında kesinleşen diğer suçtan verilen hükmün infazının durdurulmasına resen ya da taleple karar vermektedir.
Ceza ve infaz hukuku alanlarında hak kayıpları yaşamamak adına uzman bir avukattan hukuki destek alınmalıdır.