İŞE İADE DAVASINDA HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRENİN ARABULUCULUK SON TUTANAĞININ İMZALANDIĞI TARİHTEN İTİBAREN BAŞLAYACAĞINA İLİŞKİN KARAR
Bilindiği üzere İşe İade Davalarında 01/01/2018 tarihi itibarıyla arabulucuya başvuru zorunluluğu getirilmiştir. Bu değişiklik beraberinde işe iade davalarında hak düşürücü sürenin ne zaman başlayacağı noktasındaki tartışmaları da beraberinde getirmiştir. Kanun koyucu 4857 Sayılı Kanun’un 20. maddesinde bu hususu aydınlatmıştır. Buna göre ;
Fesih bildirimine itiraz ve usulü
Madde 20 – (Değişik birinci fıkra: 12/10/2017-7036/11 md.) İş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde işe iade talebiyle, İş Mahkemeleri Kanunu hükümleri uyarınca arabulucuya başvurmak zorundadır. Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamaması hâlinde, son tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren, iki hafta içinde iş mahkemesinde dava açılabilir. Taraflar anlaşırlarsa uyuşmazlık aynı sürede iş mahkemesi yerine özel hakeme de götürülebilir. Arabulucuya başvurmaksızın doğrudan dava açılması sebebiyle davanın usulden reddi hâlinde ret kararı taraflara resen tebliğ edilir. Kesinleşen ret kararının da resen tebliğinden itibaren iki hafta içinde arabulucuya başvurulabilir.
Feshin geçerli bir sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
(Değişik üçüncü fıkra: 12/10/2017-7036/11 md.) Dava ivedilikle sonuçlandırılır. Mahkemece verilen karar hakkında istinaf yoluna başvurulması hâlinde, bölge adliye mahkemesi ivedilikle ve kesin olarak karar verir.
(İptal dördüncü fıkra: Anayasa Mahkemesinin 19/10/2005 tarihli ve E.:2003/66, K.:2005/72 sayılı Kararı ile.)
İlgili yasa hükmü gereğince işçi fesih bildiriminin tebliğinden itibaren 1 ay içinde arabulucuya başvurmak zorundadır. İşe iade davası ise anlaşamama halinde son tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren 2 hafta içinde açılmalıdır. Dava açılırken anlaşamama son tutanağının sunulması zorunlu olup aksi dava şartı yokluğundan davanın reddi sonucunu doğuracaktır. Uygulamada ne yazık ki son tutanağın düzenlenmesi noktasında bazı sorunlar yaşanabilmektedir. Özellikle fiziksel imkansızlıklar nedeniyle yüz yüze yapılamayan toplantılarda imzalar daha sonra toplanmakta bu da sürecin aynı gün bitmesini engellemektedir. Önemle belirtmek isteriz ki arabuluculuk süreci “son tutanağın tüm taraflarca imzalanması” ile sona ermektedir. Bu nedenle de işe iade davasında hak düşürücü sürenin başlangıcı dikkate alınırken tutanağa son imzanın atılıp tüm taraflarca imza altına alınan tutanağın taraflara iletildiği tarihin dikkate alınması gerekmektedir. Bu konuda Bölge Adliye Mahkemesi Ankara 7. Hukuk Dairesi’nin 2019/2556E-2019/2435K sayılı ve 08/10/2019 tarihli kararı bulunmaktadır.
BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI
Ankara 7. Hukuk Dairesi
Esas Yıl/No: 2019/2556
Karar Yıl/No: 2019/2435
Karar tarihi: 08-10-2019
FESHİN GEÇERSİZLİĞİNİN TESPİTİ İLE İŞE İADE DAVASI – ZORUNLU ARABULUCULUK ÜCRETİNİN DEVLET TARAFINDAN ÖDENEN KISMININ DAVADA HAKSIZ ÇIKAN TARAFTAN RE’SEN ALINMASINA KARAR VERİLMESİ HUSUSUNUN KARAR VERİLİRKEN DİKKATE ALINMASI GEREKTİĞİ – MAHKEME KARARININ KALDIRILMASI – DAVANIN ESASINA GİRİLEREK DELİLLERİN TOPLANARAK TALEP HAKKINDA KARAR VERİLMESİ İÇİN DOSYANIN MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİ
ÖZET: Arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenir. Bakanlık bütçesinden ödenen arabuluculuk ücreti yargılama giderlerinden sayılır. Bu nedenle zorunlu arabuluculuk ücretinin devlet tarafından ödenen kısmının davada haksız çıkan taraftan re’sen alınmasına karar verilmesi hususunun da karar verilirken dikkate alınması gerekmektedir. Mahkeme kararının kaldırılarak davanın esasına girilerek delillerin toplanarak talep hakkında karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
(4857 S. K. m. 20) (7036 S. K. m. 3) (6100 S. K. m. 297, 353) (6325 S. K. m. 18) (Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği m. 26)
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı işçi, iş sözleşmesinin geçerli nedene dayanmaksızın feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğinin tespiti ile işe iadesine ve boşta geçen süreye ait ücret ve diğer hakları ile işe başlatmama tazminatına dair karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı işveren, davanın yasanın öngördüğü sürede açılmadığını, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesi tarafından, 7036 sayılı kanunun 11.maddesi ile değişik 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20. maddesi uyarınca davanın yasal hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
İstinaf kanun yoluna davacı taraf başvurmuştur.
Davacı vekilinin istinaf sebepleri:
-İş sözleşmesinin feshinden sonra yasal süre içinde arabulucuya başvurduklarını ve anlaşamama ile sonuçlandığını davalı vekilinin telekonferans yoluyla sürece katılması nedeniyle kargo ile imzaların tamamlandığını ve imzaları tamamlanmış son anlaşamama tutanağının eline yine kargo vasıtasıyla 22.01.2019 tarihinde geçtiğini 2 haftalık dava açma süresinin bu tarihten itibaren başladığını ve yasal 2 haftalık sürede 25.01.2019 tarihinde işe iade davasının açıldığını, mahkeme kararının hatalı olduğunu, ileri sürmüştür.
GEREKÇE:
7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 3. maddesi ile hüküm altına alınan dava şartı olarak getirilen arabuluculuk müessesesi 01.01.2018 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir. Maddeye göre davacı arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır.
Aynı Yasa’nın 11. maddesi ile değişik 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20. maddesinin 1. ve 3. maddeleri uyarınca işçi fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde işe iade talebiyle, İş Mahkemeleri Kanunu hükümleri uyarınca arabulucuya başvurmak zorundadır. Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamaması halinde, son tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren, iki hafta içinde iş mahkemesinde dava açılabilir.” bu süre hak düşürücü süre olup, resen dikkate alınacaktır.
Somut olayda fesih bildirim tarihinin 25/12/2018 tarihi olup arabulucuya 03/01/2019 tarihinde (bir ay içinde) başvurulduğu, arabuluculuk görüşmesinin 08/01/2019 tarihinde davalı vekilinin telekonferans yoluyla katılımı ile yapıldığı anlaşamama ile sonuçlandığı, arabuluculuk tutanağının arabulucu tarafından davalı vekiline kargo ile adresine gönderildiği (arabulucunun 16.01.2019 tarihli maili) davalı vekilinin 17.01.2019 tarihinde arabulucuya imza atarak arabulucuya geri gönderdiği arabulucu tarafından imzaların tamamlanması ile davacı vekiline son tutanağı 18.01.2019 tarihinde gönderdiği ve davacı vekilinin eline 22.01.2019 tarihinde geçtiği anlaşılmaktadır.
Son tutanağın anlaşamama ile sonuçlanması ile davalı vekilinin telekonferans yoluyla katılması nedeniyle imzalanması işleminin tamamlanamadığı anlaşılmaktadır. Arabuluculuk süreci son tutanağın imzalarının tamamlandığı tarihte sona ermiş olup dava bu tarihten itibaren işlemeye başlayacaktır. Davacı vekili sürecin tamamlandığından son tutanağın imzalarının tamamlanıp kendisine gönderilmesi ile öğrendiği ve tutanağın eline geçtiğini beyan etmiştir. Bu nedenle dava yasal 2 haftalık süresi içinde 25.01.2019 tarihinde açılmıştır.
Arabuluculuk Daire Başkanlığı tarafından çıkarılan Ticari Uyuşmazlıklarda Dava Şartı Arabuluculuk isimli kitapta da “arabuluculuk sürecinin tüm imzaların tamamlanması ile sona ereceği” ve dava açma süresinin son tutanaktaki son imzanın tamamlanması ile başlayacağı açıkça belirtilmiştir. Bu nedenle mahkemece davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığına ilişkin mahkeme kararı hatalıdır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1/a 6. maddesinde, “Mahkemece, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması” halinde, kararın kaldırılarak yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine gönderileceği düzenlenmiştir. Maddede yer alan bağlaç “veya” olarak geçtiğine göre davanın esasıyla ilgili delillerin toplanmaması ile gösterilen delillerin hiç değerlendirilmemesi ayrı ayrı iade nedenidir.
7036 sayılı Yasa ile getirilen zorunlu arabuluculuk müessesi gereği aynı yasanın 3/14, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenir. Bakanlık bütçesinden ödenen arabuluculuk ücreti yargılama giderlerinden sayılır. Bu nedenle zorunlu arabuluculuk ücretinin devlet tarafından ödenen kısmının davada haksız çıkan taraftan re’sen alınmasına karar verilmesi hususunun da karar verilirken dikkate alınması gerekmektedir.
Açıklanan nedenle mahkeme kararının kaldırılarak davanın esasına girilerek delillerin toplanarak talep hakkında karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-HMK’nın 353/1-a.6 bendi gereğince, İlk Derece Mahkemesinin KARARININ KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Davacı tarafından yatırılan maktu istinaf karar harcının talebi halinde iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
5-HMK’nın 359. maddesinin 3. fıkrası gereği kararının tebliğ ile 302. maddesinin 5. fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin İLK DERECE MAHKEMESİ tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 08/10/2019 tarihinde HMK 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi.